10-16 Mayıs arası Sakatlar Haftasıdır. Sakatlık insanlığın
ortak sorunudur. Bu yüzden Sakatlar Haftası yalnız ülkemizde değil Birleşmiş
Milletlere üye 156 ülkede aynı zamanda değerlendirilir.
Sakatlar Haftası boyunca; sakatlık sorunu, sakatlığın önlenmesi ve sakatların
eğitimi konusu üstünde durulur. Radyo ve televizyonda konu ile ilgili programlar
yayınlanır. Okullarda her gün ayrı bir sakatlık konusu işlenir. Sakatları Koruma
Millî Koordinasyonu Kurulu haftanın değerlendirilmesi için aşağıdaki programın
uygulanmasını kararlaştırmıştır.
10 Mayıs - Sakatlar Haftasının Açılışı 11 Mayıs - Görme
Engelliler Günü 12 Mayıs - İşitme ve Konuşma Engellileri Günü 13
Mayıs - Ortopedik Engelliler Günü 14 Mayıs - Zeka ve Ruhsal
Özürlüler Günü 15 Mayıs - Güçsüz Yaşlılar ve Korunmaya Muhtaç Çocuklar
Günü 16 Mayıs - Sakatlar Haftasına Genel Bakış
SAKATLIĞIN BELLİ BAŞLI
NEDENLERİ
Sakatlarla, sakatlıklarla ilgili çeşitli sorunlar vardır.
Sakatlığı doğuran nedenler, sakatların eğitimi bunların başlıcalarıdır.
Sakatlığın Nedenleri:
Sakatlıklar akraba evliliği,
gebelik öncesi tedbirsizlik, aşıların zamanında yapılmaması, kazalar gibi
nedenlerden kaynaklanmaktadır..a) Akraba evliliği:
Doğuştan sakatlıkların önemli bir
bölümü akraba evliliklerinden ortaya çıkar. Yakın akrabaların teyze, hala,
amca, dayı çocuklarının evliliği sonunda çok sayıda kör, sağır, dilsiz ve geri
zekalı çocuk doğmaktadır.
Ankara ilinde yapılan bir araştırma sonucunda 100
sakat çocuktan 30'unun yakın akraba evliliğinden doğan çocuklar olduğu
görülmüştür.
b) Gebelik öncesi tedbirsizlikler:
Bebek bekleyen
annelerin sık sık röntgen filmi çektirmesi, doktora gitmeden ilaç alması çok sık
sigara ve alkollü içki içmesi doğan çocuğun sakat olmasına neden
olur.
c) Aşıların zamanında yapılmaması:
Doğumdan sonraki ilk
yılda verem, çocuk felci aşılarının zamanında yaptırılması gerekir. Aşılar
zamanında yaptırılmazsa türlü sakatlıklar ortaya çıkar. Trahom, çocuk felci,
romatizma, kalp ve damar hastalıklarının koruyucu, iyileştirici ilaç ve aşıları
vardır. Bu aşı ve ilaçların doktor denetiminde verilmesine özen
gösterilmelidir.
d) Kazalar:
İş kazaları, tarım kazaları,
trafik kazaları, yangınlar, ateşli silahlar belli başlı sakatlık nedenleridir.
Trafik kurallarına uyulmama sonucu her yıl ülkemizde çok sayıda trafik kazaları
oluyor. Bu kazalarda çok sayıda yurttaşımız ölüyor. Yukarda sayılan her tür
kazadan korunmak, ve sakat kalmamak için dikkatli olalım. Kurallara uyalım.
Uymayanları uyaralım.
SAKATLARIN İYİLEŞTİRİLMESİ VE
EĞİTİMİ
Sakatların iyileştirilmesi: Sakatlık yapan hastalık ve
kazalardan sonra hemen önlem alınmalıdır. Özellikle trafik kazalarında ilk
yardım çok önemlidir. Kazalardaki ölümlerin yarıdan çoğu ilk yarım saat içinde
olur. Kaza sonrası hiç zaman geçirmeden yaralıyı en yakın hastaneye ya da
doktora ulaştırmalıdır. Hastanelerde Acil Yardım Servisleri vardır. Bu bölümde
günün her saatinde doktor bulunur. Kazaya uğrayanlara ilk tedavileri burada
yapılır. Sakatların Eğitimi: Sakatların eğitimi denilince daha
çok özürlü (sakat) çocuklar akla gelir. Yurdumuzda; görmeyen, işitmeyen, hareket
edemeyen, zihinsel, ruhsal dengesi bozuk 4.500.000 yurttaşımız var. Bu sayının
1.400.000 kadarı çocuktur. Sakat çocuklarımızdan; görmeyenler için 7,
işitmeyenler için 21, ortopedik özürlüler için l okul açılmıştır. Zihinsel ve
ruhsal özürlüler ise belirli okullarda özel dershanelerde öğrenim
görmektedir.Sakatlar da yaşamlarını sürdürmek için çalışmak ve gelir
sağlamak zorundadır. Çalışmak, severek çalışmak yaşamı güzelleştirir, insanı
mutlu eder.
Sakatlara acımak, onlara bakarak duygulanmak soruna çözüm
getirmez. Sakatların da yapabileceği işler vardır. Sakatlara çalışabilecekleri
alanlarda iş vermek gerekir. Yasalarımız her yüz işçi çalıştıran işyerinin iki
sakat işçi çalıştırması zorunluluğunu getirmiştir.
Bütün ülkelerde olduğu gibi yurdumuzda da sakatlar korunur.
Örneğin ülkemizde çalışan sakatlar gelir vergisini indirimli öderler.
Hareketlerini kolaylaştırmak için yurt dışından getirilen araç ve gereçlere
gümrük vergisi ödemezler. Çalışan sakatlar isterlerse erken emekli
olabilirler.
Okulda, sokakta gördüğümüz sakatlarla alay etmeyelim,
gülmeyelim. Hiç bir sakatlığın isteyerek olmadığını bilelim. Sakatlara yolda,
geçitlerde, taşıt araçlarında yardımcı olalım. Onları üzmemeye, kırmamaya özen
gösterelim.
TOPAL
Anadan doğma sakattı. Bir bacağı, ötekinden biraz kısa olduğu
için yürümeğe başlamasıyla, öteki insanlar gibi yürüyemediğini ve aksadığını
hemen fark etmişti. Babası, onu göstermedik doktor bırakmamıştı.
Fakat hiç çare bulamamıştı. Bacağın biri, doğuştan kısaydı.
Bunun çaresini bulmağa, henüz insan bilgisi yetmiyordu. Doktorlar: Hem o kadar
önemli de değil, diyorlardı. «Ayağın biraz aksaması, büyük bir eksiklik
değildir.»
Ama o öyle düşünmüyordu. Öbür çocuklardan ayrı, başka bir şey
olduğunu ve kendisi gibi çocuklara pek az, adeta binde bir rastlanabileceğini
görüyordu. Onu kim görse, ilk önce aksayan bacağına bakıyor değil miydi?.. Okul
yaşı geldiği zaman hüngür hüngür ağladı. Bu çocuk, ötekiler gitmeğe can atarken
okulu istemiyordu. Başka sağlam çocuklarla bir araya gelmekten ödü patlıyordu.
Diretti. Okula gitmek istemiyordu. Kendisine öğretmen tutsunlardı. Evde
öğrenecek, sonra ilkokul imtihanını verecekti.. Ana baba, üzüntüsünden
hastalanmasın diye isteğini yerine getirmek zorunda kaldılar.
O da sözünde durdu. Özel ders alıp okudu. Sonra yaşı gelince
ilkokul bitirme imtihanlarına girip diplomasını aldı..
Fakat daha fazla
okuması lazımdı. Orta okulu da evde tamamlayamazdı kesinlikle okula gitmesi
gerekiyordu. O önce yine istemedi. Fakat babası bu sefer artık ona kulak asmadı.
Tekin'i böylece orta okula yazdırdılar. Yazdırırken, okul
arkadaşlarının ona ne kadar eziyet edeceklerim hiç düşünmemişlerdi. Halbuki
zavallı çocuk, daha okula gittiği ilk gün, arkadaşları ona adını bile
sormadılar. Her gören:
- Topal!.. diyordu.
Ve Tekin böylece daha ilk günden, çok utandığı kusuru yüzüne
vurula vurula karşılandı.
«aaa!..Topal!..» En çok korktuğu söz buydu.. Ne
tuhaf, daha «Günaydın! Sen kimsin?» demeden onu bu sözle karşılamışlardı :
Topal!.. Ve o günden sonra hep öyle gitti : «Topal aşağı, topal yukarı!. Topal
şöyle dedi, topal şunu yaptı!..» Hep böyle.. Çaresiz Tekin kendi kendine bile
söylemekten çekindiği bu korkunç sözle çağırılmaktan o kadar utanıyor, öyle
sıkılıyordu, ki daha ilk günden, okulda kimse ile arkadaş olamayacağını anladı.
Hem zaten okula niçin gidiyordu?. Okuyup öğrenmek için değil mi?. Madem ki
kendisini aşağılık görüyor, kendisiyle alay ediyor ve adını bile sormayarak
kendisine topal diyorlardı o halde o da kimse ile arkadaş olmayacak, kendisini
tamamen derslerine verecekti...
Tekin, değil öteki derslerde jimnastik dersinde bile kısa
zamanda arkadaşlarını geride bıraktı. Hem ne geride bırakış ?
Yıl sonu
geldi karneler dağıtılırken Müdür, Tekinin sınıfını şu sözlerle
alkışladı:
- Hepiniz iyi çalışmışsınız.. Fakat aranızda bir arkadaşınız
var, ki onu övmeden edemeyeceğim.. Bu çocuk bir yıldız, nasıl diyeyim? Çalışkan
çok başarılı biri.
Bütün sınıfın gözleri, bir anda Tekine döndü. Öğretmen bir göz
işareti yaparak Tekin'i ileri çağırdı. Müdür Tekinin elini sıktıktan
sonra:
Tekin sınıf arkadaşlarını acı bir gülümsemeyle süzdü ve onlara
bir ders, önemli bir ahlak dersi vermek isteyerek, gür bir sesle şu cevabı
verdi:
-Topal!..
O güne kadar Tekin'e «Topal» diyen arkadaşları bir suçlu gibi
yere baktılar. Bu olaydan sonra arkadaşları O'nu hep Tekin diye çağırdılar.
F. Canan CEM
YAVRUTÜRK Dergisi'nden
KONUŞMA
SEVGİLİ ARKADAŞLAR!
10 ile 16 Mayıs günleri arası Sakatlar Haftası'dır. Bu hafta
boyunca sakatların sorunları tartışılır. Sakatlığa sebep olan etkenler açıklanır
ve bu sebeplerin ortadan kalkması için çareler araştırılır. Sakatların
eğitilebilmeleri ve iş sahibi olabilmeleri için gerekli şartlar oluşturulmaya
çalışılır.
Sakatla Haftası boyunca, her gün ayrı bir sakatlık konusu
işlenir. 10 Mayıs günü sakatlar Haftası'nın açılışı yapılır. 11 Mayıs
görmeyenler günü, 12 mayıs işitme ve konuşma engellileri günü, 13 Mayıs
ortopedik özürlüler günü, 14 Mayıs zeka ve ruhsal özürlüler günü, 15 Mayıs
güçsüz yaşlılar ve korunmaya muhtaç çocuklar günü olarak değerlendirilir. 16
Mayıs günü ise sakatlar haftasının genel değerlendirmesi yapılır.
Akraba evliliği, gebelik öncesi tedbirsizlikler, aşıların
zamanında yapılmaması ve kazalar sakatlığın en önemli sebepleridir. Sakatlarında
hayatlarını sürdürebilmek için çalışmaları ve gelir sağlamaları gerekir.
Sakatlara acıyarak ya da onlara bakıp duygulanarak sorunlarını çözemeyiz.
Onların da yapabileceği işler vardır. Sakatların iş sahibi olmalarına yardımcı
olmak zorundayız. Kanunlarımız işlerinde çalışan her 100 işçiden 2 sinin sakat
işçi olmasını zorunlu kılmıştır.
Gördüğümüz sakatlarla alay etmeyelim ve gülmeyelim. Bir gün
bizim de sakat kalabileceğimizi aklımızdan çıkarmadan onlara yardımcı
olalım.
Hepinize kazasız ve sağlıklı günler, mutlu bir ömür
diliyorum!
(Ev ve Sınıf Etkinlikleri Antolojisi Kitabı)
ŞİİRLER
KÖR İLE KÖTÜRÜM
- Bak arkadaş, ne ben sağlam Bir adamım...
- Ne
ben tamam Bir insanım.
- Ben kötürüm,
- Ben de körüm;
Hem anadan
doğma körüm,
Ben düşündüm ki ikimiz
Tam bir insan olmak için
Her
şeye malikiz:
Senin kuvvetli bacakların var.
Benim gözlerim de bakar.
Ben senin gözün olurum.
Gecen, gündüzün olurum.
- Ben de sana bacak,
ayak
-Öyleyse hiç düşünme, kalk!
Senin için
Ben bakarım ve
görürüm
- Ben de seni istediğin
Yere alır, götürürüm.
Böyle
işte;
İki mihnet birleşince
Bir teselli hasıl olur,
Mihnetliler de
kurtulur.
Tevfik FİKRET
HAYAT HERKESE GÜZEL
Gücünüz yerindeyse,
Sağlıklıysa
başınız,
Bir sakat görürseniz,
Sevgiyle yaklaşınız.
İnan kimse
istemez,
Eksik olsun bir yeri.
Sağlamsan yavrum şükret,
Değerlendir
günleri.
Özürlü kardeşlerim,
Asla üzülmeyiniz.
Hayat herkese
güzel,
Bizlerse sizinleyiz.